10 Eylül 2014 Çarşamba

Ayaklarını Karnına Çekip Yatıyosun!

Bence üstündeki bu “kırgınlık” ne üşütmeden ne havalardan; şu bir türlü kapanmayan yaralar halsiz düşürüyor seni zaman zaman.
Nane limon iyi gelir mi bilmiyorum ama yatak yorgan da yatsan geçmez sanmıyorum.
Bence en güzeli olup biteni bir kenarı bırakıp yeniden doğmak belki?
Yeniden doğmak mı? Bence her şeyi unutmakta gizli!
Yoksa aç veya tok karnına sekiz saat aralıklarla antibiyotik falan kurtarmaz bu halsizliği!
Önce bir çeki düzen vermelisin kendine ve herkesten önce, esas olanın yine sen olduğunu hatırlat kendine.
Başkaları üzsün diye ninniler söyleyerek büyütmedi annemiz.
Üzüldüysen de yas tuttuysan da yeter artık kendine gelmelisin!
Dua mı eder silkelenir misin bilmiyorum. Ne yaparsan yap ama kapat o eski yaraları.
O eski yaralar ki çatlak diş sızısı; zehir ediyor olur olmadık anları. Tatlı bile yesen sızlıyor, tatlar bile tat vermiyor bugün can yakıyor!
Öyle yıprandın öyle kabuğuna çekildin ki, için de bir “güvensizlik” hali!
Emin ol biliyorum, o kadar incittiler ki seni, saç uçlarına kadar yorgun, kirpiklerine kadar kırgınsın belki!
Ayaklarını bile karnına kadar çekip yatıyorsun geceleri çünkü artık güvende hissetmek istiyorsun kendini dimi?
Ama öyle köşeye çekilip saklanmak mutlu etmez seni. Hadi zorla biraz kalk ayağa.
Unutma!
Kimsen yok değil, tut ellerini kendini hiç bırakma!
Daha kimin olsun hayatta?